Sadece 100 parça eşya ile yaşamaya var mısınız?
- kubrahanic
- 30 May 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Kas 2020
Bu konuyu ‘hayır yapamam’ deyip geçmeyin. Çünkü herkes yapabilir.

Bazı alışkanlıklarımızın çok gereksiz olduğunu siz de zaman zaman düşünüyor musunuz? Mesela hiç ihtiyacınız yokken aldığınız portföy çanta, aslında temiz olduğu halde makineye attığınız tabak ya da sadece 1 saatliğine giydiğiniz ve oldukça temiz olan jean gibi… Bu ve bu gibi şeyler şu anda tüm dünya nüfusunun yaşamasını için 2.5 dünyaya ihtiyaç duyulmasına neden oluyor.
Neden mi? Çünkü aldığınız o kot pantolonun yapılması için daha pamuk tohumken başlayan, hasatıyla, işçiliğiyle, üretim sürecinden satın alınmaya kadar devam eden süreçte onun için harcanan her şey dünyaya bir kayıp olarak dönüyor. Su, enerji, insan gücü, elektrik, nakliye ve daha fazlası. Yani bir ürüne baktığınızda onun sadece elinizde tuttuğunuz üründen ibaret olmadığını kavradığımızda aslında minimalist yaşamı da kendimiz için başlatmış oluyoruz.
Dünya kaynaklarının bitmesine çok yakın bir zamanın kaldığının öngörüldüğü bu dönemde de ‘sadece 100 eşya ile yaşama’ trendi de önem kazanıyor. Adını ilk defa 2008 yılında 100 thing challenge olarak duyduğum minimalist yaşam tarzı ilk bakışta zor gibi gelse de yapılamayacak bir şey değil.
100 parça içerisinde neler var?
Bu sorunun cevabı çok basit: her şey! Yani mutfak dolabınızın içindekilerden ayakkabılarınıza, makyaj malzemelerinizden elektronik aletlerinize kadar tüm eşyalarınız en fazla 100 tane olmalı.
100 parçayı nasıl seçmeli?
Minimal yaşamaya karar verip dünyayı daha sürdürülebilir bir yer haline getirmek istiyorsanız -ki bunun için yaşamınızı 100 parçayla sınırlamak zorunda da değilsiniz. Tüketmekten kaçınmak da dünyaya fayda sağlar- önceliğiniz her zaman kullandığınız ürünleri belirlemek olsun. Üçer tane çatal-kaşık ya da 2 bardak gibi eşyaları belirleyin. Kullandığınız her tarza göre ayakkabınız olsun, her kombin için bir tane değil (eğer Carrie Bradshaw dışında bunu yapan varsa kendisini ayrıca tebrik etmek gerek). Her beğendiğiniz nevresimi değil sadece ihtiyacınız kadar olanını alın. Avrupa’da Ikea’ya ilham olmuş minicik metrekareli evlerde yaşayanların genelde sadece ikişer takımı oluyor. Oldukça da yetiyor.
Yaşam alanınızı minimalleştiriken klasikleşmiş 12 ay kuralını da göz ardı etmeyin. Eğer bir eşyayı bir yıldır kullanmıyorsanız ona gerçekten ihtiyacınız yok demektir. Gelecekte bir gün kullanırım diye düşünüp saklamak da sadece hayatınızı kalabalıklaştırmaktan ibaret oluyor.
Elden çıkarmak istediğiniz eşyalarla ne yapmalısınız?
Yapılabilecek birçok şey var. Öncelikle kullanılabilir durumda olanlarla artık kullanılamaz durumda olanları ayırın.
Yeniden giyilebilecek durumdaki kıyafetleri (eminim herkesin etiketi üzerinde duran kıyafeti bile vardır) yardım kuruluşlarına, ihtiyacı olanlara ulaştırılmak üzere verebilirsiniz. Artık kullanılmayacak durumdaki tekstil ürünlerini geri dönüşüme yollayabilirsiniz. Ben bu konuda tercihimi H&M’in geri dönüşüm kutularından yana kullanıyorum.
Geri kalan her bir eşya için çevrenizden birçok kişi talip olacaktır. Eğer verecek kişiyi çevrenizden bulamazsanız özellikle ev eşyalarını yardım kuruluşlarına verebilirsiniz. İkinci el satış yapılan sitelerden eşyalarınızı nakite de çevirebilirsiniz. Hatta Letgo gibi bazı sitelerde eşyalarınızı ücretsiz olarak verebileceğiniz kısımlar da var.
Sadece 100 eşya ile yaşamak zor gelmesin. Elden çıkarmasanız da eşyalarınızı eleyin ve en azından bir yıl onlar olmadan yaşamak için yola çıkın. Minimal yaşamayı, fikrinden daha çok seveceksiniz.
Comments