Japonya'daki Harry Potter Stüdyosunu Keşfediyoruz
- Zeynep Terzioğlu
- 30 Eki 2020
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Kas 2020
Harry Potter'ın sihirli dünyası sadece Amerika'da ya da İngiltere'de değil Japonya'nın Osaka kentinde de var. Hogwarts'dan Hogsmeade'e, sihirli çikolatalardan en iyi büyücülere kadar her detayıyla adeta Harry Potter filmlerinin tüm sahneleri bu stüdyoyla ilgili aradığınız her şey bu yazıda.

Osaka Universal Studios'a Nasıl gidilir?
JR Yumesaki Hattı (JR Sakurajima Hattı olarak da anılır) üzerindeki Universal Şehir İstasyonu'na beş dakikalık yürüme mesafesinde bulunuyor. Osaka İstasyonu'ndan saatte birkaç direkt tren (15 dakika, 180 yen) ve Nishikujo İstasyonu'ndan kolay transfer gerektiren daha birçok bağlantı da var. Kansai Havaalanından, Nishikujo İstasyonu'na giderek ve JR Yumesaki Hattı'ndan Universal City İstasyonu'na (75 dakika, 1210 yen) ulaşabilirsiniz.
Ücretler Giriş ücretleri ziyaret tarihine göre değişebiliyor:
5,200 - 6,300 yen (4-11 yaş)
7.600 - 9.200 yen (12-64 yaş arası)
6.800 - 8.300 yen (65 yaş veya üstü)
Geçişler sınırsız sürüş içeriyor. Biletler park kapılarında, JR bilet gişelerinde, ortak otellerden, belirli marketlerden ve seyahat acentelerinden ve Klook ve Voyagin aracılığıyla satın alınabilir.
Misafirlerin belirli yolculuklar için sıra atlamasına olanak tanıyan ekspres geçişler, ziyaret gününde dört yolculuk (güne bağlı olarak 7,800 ile 17,800 yen arasında) veya yedi yolculuk (güne bağlı olarak 10,800 ila 20,800 yen arasında) için mevcut. Express biletler giriş kapısı ve parkın içinde alınabiliyor.
Unutmayın !
Ekspres Geçişler yoğun günlerde tükenebilir.
Saatler
Genellikle 9:00-19:00 arası .Parkın resmi web sitesine bakmanızda fayda var.
Universal City İstasyonu’nda indiğiniz anda sizi şaşırtacak ilk şey adımınızı attığınız anda direkt olarak Universal’ın içine girişiniz olacaktır. Sizin ekstradan çaba harcamanıza gerek kalmadan anında kendinizi büyülü bir dünyanın içinde bulacaksınız. Gördüğünüz ilk manzara da şuna benzer bir şey olacak..
Universal’a Hoş geldiniz !

Küçüklüğümden beri Harry Potter hayranı olduğum için tüm gece hayal kurmaktan uyuyamayıp gecenin bir yarısından Kyoto’dan Osaka’ya gitmek için sabahın 6’sında kalkmamız gereken süreye kadar uyuyamadım. Sabah uyandığım anda içimdeki heyecandan uykusuzluğumdan eser kalmamıştı. Azkaban Tutsağı albümümden Window to the Past bestesini açarak hazırlanmaya başladım ve yolculuğa koyuldum. Metro’dan iner inmez arkadaşıma söylediğim ilk şey 'Sakın etrafına bakma, önceliğimiz Wizarding World. Diğer yerlere sonra gireriz. Haritadan yeri bulalım anında Hogwarts’a girelim lütfen' oldu. 'Ya 2 saat sıra beklersek, ya 3 saat sıra beklersek de macera trenine binemezsek' diye söylene söylene saat sabahın 10’unda sonunda Hogwarts’ın girişine benzeyen bir yol bulduk kendimize. Nasıl mı bulduk ? Aslında stüdyodaki palmiyelerden farklı olarak Leylandi’lerle süslenmiş ucu bucağı belli olmayan bir yola girdiğimizde kendinizi İngiltere'nin soğuk iklimine giriş yapmış gibi hissedip doğru yolda olduğunuzu anlayacaksınız. Ve bir de müziğin sesini dinleyin. Müzik size az da olsa spoiler verecek.

Tam köşeyi dönerken Mr. Weasley’in Fort Angela’sı karşınıza çıkıyor. Tabi ki o kadar çok turist vardı ki fotoğraf çektiremedik.

İlk göreceğiniz şeyin, Hogwarts’dan ziyade Hogsmeade’in olması beni hem şaşırttı hem de mutlu etti. Mekan, öyle bir şekilde planlanmış ki Hogsmeade’in içinden geçinceye kadar Hogwarts kapılarını göremiyorsunuz. Bunun bilinçli yapıldığına şüphe yok. Sürprizlerle karşılaşmayı sevenler için kesinlikle daha ilgi çekici bir yerleşim şekli olduğunu söylemeliyim.

Hogsmeade’in kış havası da mekanda unutulmamış. Yazın kavurucu sıcağında da olsanız Hogsmeade çatılarında birikmiş karı gördüğünüz anda kendinizi kitapların (film severler için filmlerin) içerisinde görmeye başlıyorsunuz… Yolculuğumuz asıl şimdi başlıyor.

Harry Potter Dünyası
Evet... işte Balyumruk Şekerlemeleri, Ollivender, Zonko, Üç Süpürge, Domuz Kafası ve daha bir çok sihirli dükkanıyla Hogsmeade. Siz de gezinizi özellikle Cadılar Bayramı gününe denk getirmek isterseniz, bizim gibi yolda yürürken çok sayıda zombi ve Joker görebilirsiniz. Ölüm Yiyen yürüyüşü olur , her yerde Cadılar Bayramı temalı içerikler olur diye düşünseniz de işin aslı Wizarding World’de öyle bir şeyi pek göremedik. Hogwarts’ın içinde balkabağı ve hayaletler görürüz umudunuz varsa onları bir kenara bırakın. Akşam saat 8 civarı Wizarding World’un dışına çıkmak isterseniz zombi asker, şişko korkunç zombiler, normal zombiler gibi Japonları size sunacağı sınırsız sayıdaki zombi yürüyüşünün içinden geçip size saldıracaklar mı diye kendinizi korkutabilirsiniz! Bununla ilgili ayrıntıları sonraya bırakıp Hogwarts’a dönüyorum.


Aslında söylenecek çok da bir söz yok. Sizi tam anlamıyla Harry Potter dünyasının içine sokan bir mekan yaratılmış. İlk önce dükkanları mı gezelim Hogwarts’a mı girelim derken, Tripadvisor’daki okuduğumuz 3 saat sıra bekledim yorumlarından sonra Hogwarts’ın içine
girmeye karar verdik. Fakat korkmayın, Cadılar Bayramında gitmemize rağmen 3 kere
Hogwarts turuna katıldık , bazı şeyleri abartabiliyorlar. Sakin olun ve keyfinize bakın vaktiniz yetecektir.

Osaka'nın Wizarding World'ü
Japonya’daki Wizarding World’ün Amerika’dakinden en önemli farkı, burada Üç Süpürge’nin bahçesinden Kara Göl manzaralı bir Hogwarts izleyebilmeniz olacaktır. Tabii Amerika’da Gringotts Büyücülük Bankası mevcut fakat biz Kara Göl daha güzel diyelim ve yolumuza devam edelim. Gezi sırasında fark ettiğimiz ilk şey, misafirlerin yaşlarının genç olmasından ise daha 30 yaş üzeri Çin menşeili vatandaşların mekana yoğun ilgi göstermiş olmalarıydı. Japonları daha çok hava karardıktan sonra akşama doğru görmeye başladık. Cadılar Bayramı olduğu için geç saatlere doğru herkes kostümünü giyinip eğlenmeye gelmişti. O sırada keşke pelerinimi getirmiş olsaydım diye düşündüm. Bir asanız ve pelerininiz varsa yanınızda getirmenizi tavsiye ederim. Asa ile oynanan bazı sihirli aktiviteler var ve eğer asanız yoksa hiçbir görevli asasını size ödünç vermiyor.

Eğer şatoya girişte çok sıra varsa , şatonun yanında bulunan Herbology temalı sıra bekleme yerlerinden yavaşça sıranızı bekleyerek içeri gireceksiniz. Biz ilk seferde 45 dk bekledik fakat mekan o kadar güzeldi ki geçen zamanı fark etmedik bile. Girişte aşırı sevgi dolu Japon görevliler sizleri pelerinleriyle karşılayıp içeri buyur edecekler. Asıl sıkıntı şimdi başlıyor, içeri girdiğiniz anda size birer kilit ve dolap veriyorlar Eşyalarınızın buraya bırakılması isteniyor. Çanta, telefon, fotoğraf makinası vb. değerli eşyalarınızı burada bırakıp şato turunuza başlıyorsunuz. Telefonunuzu, düşmeyeceğinden emin olduğunuz bir cebiniz varsa yanınıza alabilir yok ise dolapta bırakmanızı öneririz. Zira turun sonunda bineceğiniz trende telefonunuzu düşürme riskiniz mevcut. Şatonun içini kayıt etmek için telefonlarımızı içeri soktuysak da trende çıkarmaya cesaret edemedik. Emin olun o sırada telefonunuzu düşünmeyeceksiniz.



Hogwarts kapılarından girdiğiniz anda uzun şato koridorunun sonunda sizi ilk karşılayacak kişi hologram Dumbledore olacak. Evet hologram, doğru okudunuz. Şato yolculuğumuz Dumbledore’un ofisiyle başlıyor. Gerçeğiyle uyumlu mekan sıralamasında olmasa da set ile birebir uyumlu şekilde tasarlanmış. Hogwarts koridorları, Dumbledore’un odası, şato merdivenleri ve tabloları, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınıfı, Ortak Salon ve son olarak da Hologramik Roller Coster yolculuğuyla şato gezimiz son buluyor.

Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınıfında Harry, Ron ve Hermione’nin hologramlarımı görebilir birbirleriyle Japonca konuşmalarını dinleyebilirsiniz. Maalesef şatodaki tablolardan Şişman Hanım’a , Salazar Slytherin’den, Dumbledore’a kadar herkes birbiriyle Japonca konuşuyor. Japonca bilmiyorsanız bu duruma biraz üzülebilirsiniz ama çok da dert etmeyin bence. Gezimizin sonunda yer alan Roller Coster’lı Hogwarts macerasını nasıl anlatsam bilemiyorum. Çünkü nasıl bir teknoloji kullandıklarını hala anlamadık. Kendinizi Roller Costerlı bir hologramda hayal edin, fakat Hogwarts’dasınız , sırayla tüm filmlerin özeti olacak bir maceraya çıkıyorsunuz . Trenden indiğinizde ne yaşadığınızı anlamamış bir şekilde birbirine bakan Japon, Çinli veya Türkleri görebilirsiniz.
Gezi sırasında Sırlar Odasından geçecek, Quidditch oynayacak, Ruh Emicilerden kaçacak, Kara Göl’ün üzerinden uçacaksınız. 3 kere binmeme rağmen hala nasıl olduğunu anlamadım. İsterseniz YouTube videolarından bir ilk izlenim edinebilirsiniz. Bunun dışında şatonun içerisindeki görüntülerle devam edelim…

Hogsmeade Turu Şatodan çıktığımıza göre Hogsmeade turumuza başlayabiliriz. Burada, Chocolate Frog, Bertie Botts Bean ve daha birçok Harry Potter şekerlemesini alabileceğiniz dükkanlar mevcut. Zonko ayrı bir dükkan olarak mevcut olmasa da ziyaretçilere Zonko keyfi yaşatmak için girdiğiniz bir dükkanın sonunda Zonko yazısını görebileceksiniz. Fakat Chocolate Frog alırken Dumbledore çıkması için bolca dua etmeniz gerekiyor. 3 tane almamıza rağmen bize sadece Salazar Slytherin ve Rowena Revenclaw çıktı. Yani almak istediğiniz büyücüyü seçemiyorsunuz bahtınıza ne çıkarsa.
Ziyaretçilere sunulan dükkanlarda seriye ait birçok ürün mevcut. Anahtarlıktan kupaya,
kazaktan pelerine, oyuncaktan valize kadar aklınıza gelebilecek her ürünün Wizarding
World temalı versiyonları mevcut.

Biraz da Üç Süpürge ve Domuz Kafası’na gidelim. Üç Süpürge’ye girdiğiniz anda kendinizi adeta filmin içinde gibi hissediyorsunuz. Tek bir ayrıntı bile atlanmadan yapılmış film setinin birebir aynısı olan mekan Karagöl manzaralı Hogwarts’a bakmakta, girişinde bir büfesi bulunmakta ve dilediğiniz menüyü seçip Domuz Kafası, Üç Süpürge veya Kara Göl manzaralı oturma yerlerinde yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Biz Hogwarts manzarasını izlemeyi tercih edip dışarıda oturduk. Özellikle akşam vakitlerinde yapılan Şato ışık gösterisini izlemek istiyorsanız dışarıda oturmanızı tavsiye ederiz.

Şanslı Kişi Asasını Seçiyor
Hogwarts şatosuna yansıtılan ışık şovunu izledikten sonra son bir Hogsmeade turu atarken karşımıza Ollivander’ın dükkanı çıkıyor ve kendimizi asa seçme şovunun içinde buluyoruz. Yaklaşık 10-15 kişinin içeriye alındığı ve seçilen bir kişi üzerinden yapılan asa seçme şovu bizi en çok şaşırtan şeylerden biri oldu. Çünkü varlığından habersiz bir şekilde Hogwarts’ı terk ederken bir duvarın yanına dizilmiş insanları görmemizle sıraya girip asa şovuna katılmamız bir oldu. Bu şovu kesinlikle kaçırmamanızı tavsiye ediyorum. Mümkünse geç saatlerde Ollivander’ın dükkanına girerseniz daha nostaljik bir ortamda ve daha az sıra bekleyerek içeriye girebilirsiniz.

İlk olarak Ollivander bize birkaç asanın tanıtımını yaptıktan sonra grubun şanslı kişisini yanına çağırıyor ve şov o kişinin üzerinden devam ediyor. Bizim bu şanslı küçük kızımızın ilk asasını seçmesi isteniyor. Asa kendisine takdim edildikten sonra asayı sallıyor ve şimşekler çakıyor. Asanın kendisine uygun olmadığına karar veren Ollivander bu sefer başka bir asayı uzatıyor ve solmuş olan çiçeklere doğrultmasını istiyor. Büyülü sözleri söylüyor ve çiçekler bir anda açıyor . Fakat şovumuz devam ediyor Ollivander gizemli bir ruh haline bürünüp arkada çalan klasikleşmiş Harry Potter müziği eşliğinde ona uygun asayı veriyor ve ta-daaa. Bir ışık huzmesi etrafı kaplarken kızımızın saçlar havada uçuşuyor ve seçilmiş asa sonunda kendisine veriliyor. Tabi ki de satın alınması karşılığıyla …


Ollivander’ın dükkanından çıkıp son kez bir Hogsmeade turu attıktan sonra hüzünle şatoya ve anılarımıza veda ediyoruz.
Son birkaç tavsiye : Suyunuzu ve atıştırmalıklarınızı yanınıza almayı unutmayın. Wizarding World’ü terk etmek istemeyebilirsiniz.
Cadılar Bayramı zamanı yer alan BioHazard eğlencelerine katılmak isterseniz Wizarding World’ün dışına çıkmanız yeterli, böylece zombi yürüyüşlerine katılabilirsiniz.
Comments